"Sanat bir üniversitenin duvarları arasına hapsedilemez" veya Tasarım Sanatları Enstitüsü'ndeki Stüdyoların Açık Günleri hakkında

Dr. Anna Kałamarz-Kucz, prof. TAVALAR.
EK: Tasarım Sanatları Enstitüsü, çeşitli gruplarda toplantılar düzenleyerek, sadece başvuranlara değil, sanat ve tasarımla ilgilenen herkese kapılarını açıyor. Sonuçta sanat sınırlandırılamaz! Bu sefer kiminle görüştü?
AK-K.: Tasarım Sanatları Enstitüsü, mekanlarını herkese yeniden açtı! Sanat ve tasarımı deneyimlemek isteyen herkese. Bu buluşma inanılmaz derecede çeşitliydi. Sanatsal yolculuklarının farklı aşamalarındaki insanlar, tasarım ve sanat stüdyolarında bir araya geldi ve deneyim alışverişi hem katılımcılar hem de organizatörler olarak bizler için ilham verici oldu.
EK: Bu sefer bizi kim ziyaret etti?
AK-K.: Konuklar arasında sanat veya tasarım eğitimi almayı düşünen lise mezunları da vardı. Öğrencilerin projelerini büyük bir ilgiyle izlediler, yaratıcı süreç ve Przemyśl'de eğitim almanın sunduğu fırsatlar hakkında sorular sordular. Merakları ve yeni bakış açıları sohbetlere büyük bir enerji kattı.
Enstitümüzün iş birliği yaptığı tasarım ve reklam firmalarının temsilcileri de toplantıda hazır bulundu. Genç sanatçıların çalışmalarını yakından incelemeye gelen katılımcılar, toplantının yeni trendleri gözlemlemek ve gelecekte yaratıcı sektöre katkı sağlayabilecek yeni yetenekleri keşfetmek için mükemmel bir fırsat sunduğunu vurguladı.
Etkinlikte ayrıca sanat ve tasarım dünyasının temsilcileri, sanatçılar, tasarımcılar ve meraklılar yer aldı. Katılımcılar sunulan projelere ilişkin düşüncelerini paylaşarak profesyonel ancak açık bir tartışma ortamı yarattılar.
Toplantıya yerel halkın aktif katılımı da aynı derecede önemliydi. Enstitünün girişimlerine katılmak isteyen Przemyśl sakinleri, sergileri ilgiyle izlediler ve tartışmalara katıldılar.
EK: Çok çeşitli bir kitle, sohbetler ilham verici olmuştur herhalde…
AK-K.: Ve kesinlikle öyle! Toplantının tamamı açık fikirlilik ve fikir alışverişi atmosferinde gerçekleşti. Katılımcıların çeşitliliği, sanatın bir üniversitenin sınırları içinde kalamayacağını, diyalog, merak ve tutkunun doğduğu her yerde yaşadığını gösterdi.
EK: Ziyaretçiler ne görebilir? Ya da belki bir şeyler öğrenebilir veya deneyimleyebilir?
AK-K.: Ziyaretçiler, posterlerden illüstrasyonlara ve grafiklerden mimari maketlere, modern multimedya enstalasyonlarına, fotoğraflara, görselleştirmelere ve animasyonlara kadar çeşitli öğrenci sergilerini gezebildiler. Katılımcıları projelerin ve görselleştirmelerin sanal dünyalarına taşıyan VR ve AR gösterileri de oldukça ilgi gördü. Mobilya, sandalye ve diğer işlevsel nesnelerin tasarımları da sergide yer alarak sanatın günlük hayata nasıl nüfuz ettiğini gösterdi.
Katılımcılar ayrıca, ilk taslaklardan tamamlanmış projelere kadar tasarım çalışmaları süreci ve tasarım ve iç mekan tasarımındaki güncel trendler hakkında bilgi edinme fırsatı buldu. Öğretim üyeleri ve mezunlarla yapılan röportajlar, yaratıcı sektördeki kariyer fırsatları hakkında fikir verdi.
İlgilenenler için sanatı pratikte deneyimleme fırsatı da oldu. Çizim, fotoğraf ve tasarım alanlarında yaratıcı atölyeler düzenleyerek herkesin kendi sanatını denemesine olanak sağladık ve gayriresmi atmosfer bu tür deneylere elverişliydi.
EK: Tasarım/sanat çalışmaları kimler için? İç mimarlık veya grafik tasarım alanında başarılı olmak için adayların özel bir yatkınlığa sahip olması gerekiyor mu?
AK-K.: Bu çalışmalar, yaratıcılıklarını geliştirmek, sanatsal duyarlılığı pratik becerilerle birleştirmek ve çevrelerinde gerçek bir etki yaratmak isteyen kişilere yöneliktir. Bu yol, yaratmaktan keyif alan, yeni çözümler arayan ve zorluklardan korkmayan kişiler içindir.
EK: Eğitime başvurmak için bir sanat okulundan, örneğin bir sanat lisesinden veya bu profile sahip bir sınıftan mezun olmanız mı gerekiyor?
AK-K.: Hayır, gerekli değil, ancak bunlar elbette önemli ve faydalı nitelikler. Bir "çizim dehası" olmanız veya yılların deneyimine sahip olmanız gerekmiyor. Temel faktörler şunlardır: öğrenmeye ve denemeye açıklık, estetik duyarlılık ve çevrenizdeki dünyadaki güzelliği görebilme yeteneği, iletişim becerileri ve ekip çalışması - çünkü projeler genellikle başkalarıyla iş birliği içinde oluşturulur. Sabır ve istikrar da paha biçilmezdir (bu arada, sadece bu sektörde değil) - ilk taslaktan cilalı bir tasarıma giden yol uzun olabilir...
EK:Sadece bu kadar mı? Ya da o kadar mı?
AK-K.: Buna "kendi katkısı" diyelim. Gerisini üniversite karşılıyor: Tasarım stüdyoları, profesyonel 2D ve 3D grafik programları, görselleştirme ve animasyon programları, modelleme atölyeleri, kamera, lens, profesyonel aydınlatma, çekim için drone, 3D yazıcılar, VR gözlüklerle donatılmış bir fotoğraf stüdyosu ama hepsinden önemlisi, sizi yaratıcı süreçte adım adım yönlendiren öğretmenlerin teknik bilgisi ve rehberliği.
Dolayısıyla tasarım stüdyoları, yaratma tutkusu olan ve bunu gerçek eyleme dönüştürmek isteyen herkes içindir; ister grafik, ister tasarım, isterse mekan düzenlemesi olsun.
EK: Peki mezuniyet sonrası durum ne? Mezunlar nerede iş bulabilir?
AK-K.: Fırsatlar çok geniş. Tasarım ve sanat mezunlarının hem yaratıcı hem de ticari sektörlerde geniş bir kariyer yelpazesi var. İç mimarlık, tasarım ofislerinde, mimarlık stüdyolarında ve özel ve kamusal alan tasarımında uzmanlaşmış firmalarda çalışmanın yanı sıra kendi tasarım şirketlerini yönetmek gibi alanlarda kendilerini geliştirebilirler. Grafik tasarım mezunları reklam ve marka ajanslarında, yayınevlerinde, dijital medyada, BT şirketlerinde (UX/UI tasarımı) ve şirketlerin pazarlama ve iletişim departmanlarında iş bulabilirler. Bunlar elbette sadece örnek, çünkü iş olanakları sürekli genişliyor; oldukça dinamik bir sektör. Tasarım çalışmalarının yalnızca "klasik anlamda sanatçı" olarak çalışmaya değil, her şeyden önce sanatı işlevsellik ve pazar ihtiyaçlarıyla birleştirebilen uzmanlar rolüne de hazırladığını unutmamak önemlidir. İşte tam da bunu öğretiyoruz.
Ewelina Kasperska'nın röportajı
Zycie Warszawy